Sağlık-Sen’den Aile Hekimliği Yönetmeliği’ne Dava

 

Sağlık-Sen Hukuk Bürosu, 30.12.2010 tarih ve 27801 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Aile Hekimliği Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler ile Sözleşme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğinin bazı hükümlerinin iptali için Danıştay'a dava açtı.

 

Aile Hekimliği Ücret Yönetmeliğinde iptali istenen hükümler ve iptal gerekçeleri şöyle:

 

1. 8. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları tarafından kullanılmayan izin süreleri bir sonraki sözleşme dönemine aktarılamaz." cümlesinin ve 4. fıkrasında yer alan "Doksan günü aşan hastalık raporlarının Bakanlığın belirlediği hakem hastane tarafından onaylanması zorunludur." cümlesinin iptali gerekmektedir.

 

a. "Aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları tarafından kullanılmayan izin süreleri bir sonraki sözleşme dönemine aktarılamaz." cümlesinin; 657 sayılı Kanunda da öngörüldüğü üzere o yıl kullanılamayan izinlerin sonraki yıla devretmesi gerekmektedir. Ancak aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının o yıl kullanmadığı yıllık izinleri ertesi yıla devredilemediği için, personel hak kaybına uğramaktadır.

 

b. "Doksan günü aşan hastalık raporlarının Bakanlığın belirlediği hakem hastane tarafından onaylanması zorunludur." cümlesinin; Ne 657 sayılı Kanunda ne de Memurların Hastalık Raporlarını Verecek Hekim Ve Sağlık Kurulları Hakkında Yönetmelik ve Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğinde hakem hastane onayından söz edilmemektedir. Buna rağmen davalı idare dava konusu Yönetmelik hükmü ile Kanuna ve genel Yönetmeliklere aykırı işlem tesis etmektedir.

 

2. 10. maddesinde yer alan "Damga vergisi hariç" ibaresinin iptali gerekmektedir.

 

Anayasa'ya göre göre vergi yükümlülüğü kanunla konulur. Ancak Damga Vergisi Kanunu'nda aile hekimleri ile akdedilecek hizmet sözleşmesi için personelden damga vergisi alınmasına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda madde metnindeki Damga Vergisinin personelden alınacağına ilişkin düzenlemede hukuki uyarlılık bulunmamaktadır.

 

3. 13. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendindeki "ı) Gözaltına alınması veya tutuklanması hâlinde görevi başında bulunamama süresinin sekiz haftayı aşması." ibaresinin iptali gerekmektedir.

 

657 sayılı Kanun'a göre tutuklanma veya gözaltına alınma memuriyetten çıkarma nedeni değildir. Gözaltına alınma ve tutukluluk hali suçun sabit olduğu anlamına gelmediği gibi, yasal mevzuat hükümleri doğrultusunda 3 yıla kadar devam etme imkanı bulunmaktadır. Bu durumda davalı idarenin gözaltına alınma ve tutukluluk halinin sekiz hafta olabileceği, sekiz haftadan sonra sözleşmesinin herhangi bir ikaz ve ihtara gerek kalmadan feshedilebileceğine dair düzenlemesi normlar hiyerarşisine aykırılık teşkil etmektedir.

 

4. 15. maddesinde yer alan "iki ay önceden bildirmek kaydıyla" ibaresinin, "Müdürlük, şartların uygun olması durumunda, iki aylık süreyi beklemeden sözleşmenin sona erdirilmesini kabul edebilir." ibaresinin ve "Müdürlüğün kabul etmemesi durumunda, bu süreyi doldurmadan görevden ayrılan aile hekimi ve aile sağlığı elemanı, bir yıl süreyle sözleşmeli aile hekimi veya aile sağlığı elemanı olamaz." cümlelerinin iptali gerekmektedir.

 

a. "iki ay önceden bildirmek kaydıyla" ibaresinin; Özellikle aciliyet arzeden hallerde 2 aylık bildirim süresi uzun bir süre olmakta ve gecikmelere, dolayısıyla hak kayıplarına sebebiyet vermektedir.

 

b. "Müdürlük, şartların uygun olması durumunda, iki aylık süreyi beklemeden sözleşmenin sona erdirilmesini kabul edebilir." ibaresinin; Personelin sözleşmeyi feshedecek olmasının aynı zamanda müdürlüğün de kabulü koşuluna bağlanmış olması sözleşmenin personel tarafından feshi niteliğini taşımamakta, yine kurum tarafından feshi anlamına gelmektedir ki, bu durumda da sözleşmenin çalışan tarafından sona erdirilmesine dair 15. maddenin mantığına aykırılık teşkil etmektedir.

 

c. "Müdürlüğün kabul etmemesi durumunda, bu süreyi doldurmadan görevden ayrılan aile hekimi ve aile sağlığı elemanı, bir yıl süreyle sözleşmeli aile hekimi veya aile sağlığı elemanı olamaz." cümlesinin; Ne hizmet sözleşmesi ile çalışan işçiler açısından İş Kanununda ne de hizmet sözleşmesi ile çalışan kamu görevlileri açıcından ihbar şartına uymadan sözleşmenin feshedilmiş olmasının yeniden benzer bir işi yapmayı engelleyici herhangi bir cezai şartı yoktur. Diğer personel için öngörülmemiş bir şartın, aile hekimi ve aile sağlığı elemanları için öngörülüyor olması hem Anayasa hem de uluslararası sözleşmelerde ifadesini bulan eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.

 

5. 16. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 2. paragrafında yer alan "%10, %20 ve %35" oranlarının iptali gerekmektedir.

 

Aile sağlığı merkezleri daha önceden kurulmuş yerleşkeler olduğu için ve kamu ait binalar olduğundan aile hekimleri hazır bir ortama gitmektedir. Fiziki koşulların iyileştirilmesi için de Devlet tarafından gerekli finansman sağlanmazken, koşulları mevzuatta belirlenen hallere uygun olmayan aile sağlığı merkezlerinden dolayı aile hekiminin sorumlu tutuluyor olması kabul edilemez. Bir anlamda hangi gruba ait aile sağlığı merkezine düşeceği şans işi olan aile hekiminin bu fiziki koşullardan ötürü farklı oranlardan yararlandırılacak olmasının hukuki herhangi bir izahatı yoktur.

 

6. 17. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "hizmetin görülmesini sağlaması halinde" ibaresinin, (a) bendinde yer alan "%50'si asıl aile hekimine, kalan" ibaresinin ve (b) bendinin, 5. fıkrasında yer alan "Aile hekimliği sözleşmesi bulunmayan geçici aile hekimine 4/1/1961 tarihli ve 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun uyarınca ek ödeme yapılmaz." ibaresinin,

 

a. "hizmetin görülmesini sağlaması halinde" ibaresinin; aile hekimi mezkur Yönetmeliğin 8. maddesinde kendisine yüklenen sorumluluğu yerine getirmekte, Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği kapsamında da Bakanlık tarafından eğitimlere katılması zorunlu tutulmaktadır. Bu durumda kendisine tam ödeme yapılması için hizmetin görülmesi şartının aranması hukuka ve hakkaniyete aykırı olmaktadır. Sorumluluk idarede olduğundan, her iki madde kapsamında yapılan uygulamada aile hekiminin tam ücret alması gerekmektedir.

 

b. "%50'si asıl aile hekimine, kalan" ibaresinin; Yukarıda da izah edildiği üzere asıl aile hekiminin birinci fıkra kapsamında ücretin tamamını alması gerekirken %50'sini alabileceğine dair düzenleme hukuka aykırıdır ve iptali gerekmektedir. Şöyle ki 657 sayılı Kanunda ne izinli veya raporlu olan ne de hizmet içi eğitim programlarına katılan personelin ücretinin bir kısmını alabileceğine dair herhangi bir düzenleme yoktur.

 

c. (b) bendindeki "b) 16 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre ödenecek sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi ücretinin % 50'si asıl aile hekimine," hükmünün; idarenin işleyişine ilişkin nedenlerden ötürü eğitime katılmak zorunda kalan ya da izne ayrılmakla birlikte müdürlük onayı verilmediği için hizmetin görülmesini sağlayamayan aile hekiminin bir de sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi ücretinden yoksun bırakılacak olması kabul edilemez.

 

d. "Aile hekimliği sözleşmesi bulunmayan geçici aile hekimine 4/1/1961 tarihli ve 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun uyarınca ek ödeme yapılmaz." ibaresinin, Personelin katkısıyla elde edilen döner sermaye alacaklarının personele katkısı oranında dağıtılması gerekmektedir Ancak davalı idare iptali talep edilen düzenlemesinde aile hekimliği sözleşmesi bulunmayan geçici aile hekimlerine ek ödeme yapılmayacağını hüküm altına almaktadır. Yani hem Kanun hem de Yönetmelik hükümlerine aykırı işlem tesis etmek suretiyle çalışan personelin fiilen katkıda bulunduğu döner sermaye gelirlerinden yararlanmasını engellemektedir.

 

7. 20. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "sözleşmeyle çalıştırılan aile sağlığı elemanı, 5 inci maddede belirtilen şartları taşıyan aile sağlığı elemanları ile anlaşarak, hizmetin görülmesini sağlar. Bu anlaşma müdürlükçe uygun görülmesi hâlinde uygulanır. Bu durumda" ibarelerinin, (a) bendinde yer alan "%50'si asıl aile sağlığı elemanına," ibaresinin ve (b) bendinin, 5. fıkrasında yer alan "Aile sağlığı elemanlığı sözleşmesi bulunmayan geçici aile sağlığı elemanına 209 sayılı Kanun uyarınca ek ödeme yapılmaz." ibaresinin,

 

a. "sözleşmeyle çalıştırılan aile sağlığı elemanı, 5 inci maddede belirtilen şartları taşıyan aile sağlığı elemanları ile anlaşarak, hizmetin görülmesini sağlar. Bu anlaşma müdürlükçe uygun görülmesi hâlinde uygulanır. Bu durumda" ibarelerinin; idare iptali talep edilen düzenlemede hem aile sağlığı elemanına hizmetin görülmesini sağlamak amacıyla aile sağlığı elemanı ile anlaşma sorumluluğu yüklemekte, hem de bu anlaşmanın müdürlük tarafından uygun görülmesi koşulunu getirmektedir. Müdürlük tarafından uygun görülmediği takdirde de aile sağlığı elemanı ödemenin tamamında yararlanamayacaktır. Yani iptali talep edilen düzenleme ile personelin ücretini alabilmesi hususu müdürlüğün takdirine bırakılmaktadır.

 

b. "%50'si asıl aile sağlığı elemanına," ibaresinin; asıl aile sağlığı elemanının birinci fıkra kapsamında ücretin tamamını alması gerekirken %50'sini alabileceğine dair düzenleme hukuka aykırıdır ve iptali gerekmektedir. Şöyle ki 657 sayılı Kanunda ne izinli veya raporlu olan ne de hizmet içi eğitim programlarına katılan personelin ücretinin bir kısmını alabileceğine dair herhangi bir düzenleme yoktur.

 

c. (b) bendindeki "19 uncu maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre ödenecek sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi ücretinin % 50'si asıl aile sağlığı elemanına, ödenir." hükmünün; idarenin işleyişine ilişkin nedenlerden ötürü eğitime katılmak zorunda kalan ya da izne ayrılmakla birlikte müdürlük onayı verilmediği için hizmetin görülmesini sağlayamayan aile sağlığı elemanının bir de sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi ücretinden yoksun bırakılacak olması kabul edilemez.

 

d. "Aile sağlığı elemanlığı sözleşmesi bulunmayan geçici aile sağlığı elemanına 209 sayılı Kanun uyarınca ek ödeme yapılmaz." ibaresinin, Personelin katkısıyla elde edilen döner sermaye alacaklarının personele katkısı oranında dağıtılması gerekmektedir Ancak davalı idare iptali talep edilen düzenlemesinde aile sağlığı elemanı sözleşmesi bulunmayan geçici aile salığı elemanlarına ek ödeme yapılmayacağını hüküm altına almaktadır. Yani hem Kanun hem de Yönetmelik hükümlerine aykırı işlem tesis etmek suretiyle çalışan personelin fiilen katkıda bulunduğu döner sermaye gelirlerinden yararlanmasını engellemektedir.

 

8. 22. maddesinde yer alan "on beş gün içinde" ibaresinin iptali gerekmektedir.

 

Kadrolu ve sözleşmeli personel maaşlarını peşin olarak alırken, aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları maaşlarını peşin alamadığı gibi, bir de iptali talep edilen uygulama nedeniyle maaşlarını gecikmeli olarak alma durumuyla karşı karşıya kalmaktadır.

 

9. EK-2 Aile Hekimliği Uygulamasında Uygulanacak İhtar Puan Cetvelindeki,

 

a. "Aile Sağlığı Merkezinin tıbbi donanım eksiğini on gün içinde gidermemek (eksik olan her malzeme için) 10"

 

Aile sağlığı merkezinin tıbbi donanım eksikliğini giderme yükümlülüğünü aile hekimine yüklemek zaten personel açısından haksız bir uygulamaya neden olurken bir de bu nedenle personele ihtar veriyor olmanın kabulü mümkün değildir.

 

b. "Verilen eğitimler için belirlenmiş devamsızlık sürelerini aşmak 10"

 

İdare hangi nedenlerden ötürü devamsızlık sürelerinin aşılabileceğine dair herhangi bir düzenleme yapmamaktadır. Yani personelin mazeretini görmezlikten gelmektedir.

 

c. "Mesai saati içinde ilaç firma temsilcilerini aile sağlığı merkezi içinde kabul etmek 10"

 

Diğer personel açısından herhangi bir müeyyidesi olmayan ilaç firma temsilcilerinin aile sağlığı merkezi çalışanları tarafında kabul edilmesinin 10 ihtar puanı ile karşılanıyor olmasının herhangi bir hukuki dayanağı bulunmamaktadır. er personel açısından herhangi bir müeyyidesi olmayan ilaç firma temsilcilerinin aile sağlığı merkezi çalışanları tarafında kabul edilmesinin 10 ihtar puanı ile karşılanıyor olmasının herhangi bir hukuki dayanağı bulunmamaktadır.

 

d. "Mevzuatla verilen diğer görevleri yapmamak 5"

 

Bu hükümle tam olarak hangi hususların ifade edilmeye çalışıldığı anlaşılmamaktadır. Kaldı ki, böyle bir kavram personele karşı idareye geniş takdir yetkisi ve dolayısıyla personelin aleyhine yorum yapma hakkı vermektedir.

 

e. "Kusurlu olarak kişisel sağlık kayıtlarının güvenliğini sağlamamak 20"

 

Hangi hallerin kusur kabul edileceği ve kusurun koşulları madde metninde belirtilmemiştir. Gerekli dikkat ve özenin gösterildiği hallerde dahi idarenin personeli subjektif değerlendirme sonucu kusurlu bulması mümkündür. Ayrıca kusurlu fiilin kim tarafından tespit edileceği de belirtilmemiştir. Bu nedenle mahkemeler tarafından belirlenmesi gereken kusurlu halin idareler tarafından da belirlenmesi ile karşı karşıya kalınabilmesi mümkündür. Kaldı ki, kusurlu hal için düzenlenen 20 ihtar puanı da fazlasıyla yüksek bir puandır.

 

f. "Aile Sağlığı Merkezinin asgarî fizikî şartlarını 10 gün içinde uygun hâle getirmemek 10" ibarelerinin

 

Aile sağlığı merkezleri daha önceden kurulmuş yerleşkeler olduğu için ve kamuya ait binalar olduğundan aile hekimleri hazır bir ortama gitmektedir. Fiziki koşulların iyileştirilmesi için de Devlet tarafından gerekli finansman sağlanmazken, koşulları mevzuatta belirlenen hallere uygun olmayan aile sağlığı merkezlerinden dolayı aile hekiminin sorumlu tutuluyor olması kabul edilemez. Bir anlamda hangi gruba ait aile sağlığı merkezine düşeceği şans işi olan aile hekiminin bu fiziki koşullardan ötürü ihtar alacak olmasının hukuki herhangi bir izahatı yoktur.

 

g. Denetimlerde işbirliği yapmamak, istenilen verileri ibraz etmemek, gerçek dışı beyanda bulunmak hükmündeki "işbirliği yapmamak" ibaresinin,

 

Madde metninde işbirliği yapmamak denilerek tam olarak neyin kastedildiği ifade edilememiştir. Hangi konuda işbirliği yapmak, kiminle işbirliği yapmamak vb. hususların da belirtilmesi gerekirken genel olarak işbirliği yapmamak denmiş olması idareye sübjektif değerlendirme yapma ve takdir yetkini personelin aleyhine kullanma imkanı vermektedir.

 

h. Mevzuatına göre mal bildiriminde bulunmamak için öngörülmüş olan "20" puanın

 

Mezkur Yönetmeliğin 14. Maddesine göre bir sözleşme dönemi içerisinde verilen ihtar puanlarının yüz puana ulaşması halinde sözleşme vali tarafından sona erdirilebilecektir. Bu durumda mal bildiriminde bulunmama için öngörülmüş olan 20 puanın çok yüksek bir puan olduğu açıktır.

 

  • PAYLAŞ :