Genel Başkan Aksu Kamuoyunda Torba Yasası Olarak Bilinen Kanun Teklifini TV 5'e Değerlendirdi

 

Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun ile Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’ ile ilgili Sağlık-Sen'in görüşlerini TV-5 aracılığıyla kamuoyuna duyurdu. Genel Başkan Dr. Ahmet Aksu konuyla ilgili şu görüşleri dile getirdi:

"Kamuoyunda ‘Torba Yasa’ olarak bilinen; ‘Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, Sağlık Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun ile Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’ TBMM gündemine görüşülmek üzere alınmış bulunmaktadır. 
‘İthal Hekim’, ‘Zorunlu Mali Sigorta’, ‘Şef-Şef Yardımcılığı Atamaları’, ‘Anestezi teknisyenlerinin çalışma koşulları’ ve ‘Radyasyon Ortamında Çalışanların Günlük Çalışma Süreleri’ gibi konuları içeren bu tasarı, olumlu ve olumsuz yönleri bulunan bir takım içerikleri bulunmaktadır.

Yabancı Doktorların Çalışma Şartları
Bu yasa ile hedeflenen sadece mahrumiyet bölgelerinde doktor istihdamı, Türkçe’yi çok iyi biçimde bilme ve yeterli tıp bilgisi şartıyla başta Türki Cumhuriyetleri ve komşu ülke vatandaşları ile dünyada önemli yere sahip hekimlerin ve bilim adamlarının getirilmesi amaçlanıyorsa buna olumlu bakılabilir. Böylece tarihi ve kültürel hinterlandımız içinde kalan bölgede beyin göçü Türkiye’ye yönelecektir. Bu gün itibariyle bu ülkelerden gelip Türkiye vatandaşı olan 500 aşkın hekim çalışmaktadır. Beyin göçü nedeniyle de yurt dışında, araştırmalarımıza göre 5 bine yakın TC vatandaşı hekim de ABD, AB, Kanada ve Avustralya’da çalışmaktadır. Ayrıca tasarıda yurtdışında tıp fakültesini bitiren TC vatandaşlarına denklik şartı aranmaksızın Sağlık bakanlığında istihdam edilmesi ile ilgili bir düzenlemenin de yer alması gerekir. Böylece Doktor Bernard’ların, Dr. Bakey’lerin (8. Cumhurbaşkanı Merhum Turgut Özal’ın doktoru) ve alanında birçok araştırma yapmış önemli beyinlerin Türkiye’deki kaliteyi yükselteceğine inanıyoruz. Bugün itibariyle dünyanın en önemli doktorları ve bilim adamları Türkiye’de her hangi bir hasta bile muayene etmesini engelleyecek yasal mevzuata sahibiz. Halbuki tıp fakültelerinde ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı bazı eğitim ve araştırma hastaneleri ile özel hastanelerde her yıl yüzlerce yabancı hocalar tarafından ameliyatlar yapılmakta ve hastalar tedavi edilmektedir. Bunların bu şekilde çalışması aslında mevcut mevzuata göre yasaklanmıştır. Bu itibarla bunların önünü açılması yasal düzenlemenin mevcut Türk hekimlerini de koruyacak şekilde yapılması bir elzem haline gelmiştir. Zaten Türkiye AB ilerleme raporuna bu konuda imza atmıştır. Türkiye de tıp fakültesini bitirip de yüzlerce hekimimiz yeterli dil ve tıp bilgisi sınavından geçtikten sonra AB ve ABD’de çalışmaktadırlar. Sağlık-Sen olarak belli tarihi ve kültür hinterlandımızdan gelen beyinlere Türkiye’nin kapısının açması ülkemiz için faydalı olacağına inanıyoruz.

Zorunlu sigorta var
TBMM Genel Kurulu’nda aynen yasalaşırsa, sağlık kurum ve kuruluşları çalıştırdıkları her hekim için, serbest hekimler de kendileri için mali sorumluluk sigortası yaptıracak. Sigorta yaptırmayan hekim ve kurumlara, sigorta yaptırmadığı süre için ödemesi gereken primin beş katı kadar idari para cezası verilecek. Hekimler için zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırılmasını sağlamak için, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’na dört madde eklenecek. Hekimlerimizin bazıları zaten bunu kişisel olarak yapıyorlardı. Bu yasayla bu durum kurumlara verilmiş olacak ki, bu olumlu bir adım olarak değerlendirilebilir. Tıbbi müdahaleler risklidir. Bu risk altında görev yapan hekimlerimize böyle bir düzenleme getirilmesi olumlu bir adım olmuştur. Kamuya ait sağlık kurumlarında görev yapan hekimlerin gelirlerinde bir azalmaya sebep vermemek üzere, zorunlu mali sorumluluk sigortası primlerinin yüzde 50’si kuruma ait döner sermaye gelirlerinden, kalan yüzde 50’si ise sigortalının döner sermaye ek ödemesinden karşılanacak. Kurumlarda çalışan hekimler için ödenen sigorta primleri, hiçbir isim altında maaşlardan kesilemeyecek.

 

Radyasyon teknisyenlerinin çalışma saatlerinin arttırılmasına karşıyız
Kamuda iyonlaştırıcı radyasyon ile teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerlerde çalışanların, 5 saatle sınırlanan çalışma süreleri yeniden belirlenecek. İyonlaştırıcı radyasyon kullanılarak çalışılan yerlerde günlük çalışma saatinin 7.5 saate çıkarılması öngörülüyor. 
Tasarıdaki gerekçede, Avrupa Birliği Konseyi’nin bir direktifinin, doğrudan çalışma saati düzenlemesine yer vermediği, bunun yerine radyasyona maruz kalma kriterini esas aldığı dile getiriliyor. Gerekçede, “Bu direktifin 9. maddesinde, radyasyona maruz kalanlar için etkili dozun her bir yılda maksimum 50 mSV, birbirini izleyen beş yıllık sürede ise 100 mSV olduğu kararlaştırılmıştır. Avrupa Birliği’nde esas alınan bu düzenlemeye uygun olarak, iyonlaştırıcı radyasyon ile teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personelin, tıbben kabul gören radyasyon dozu limitleri içinde çalıştırılması, bu limitlerin ise Avrupa Birliği kriterleri esas alınarak Sağlık Bakanlığı’nca düzenlenmesi uygun olacaktır” deniyor.
Söz konusu yasa değişikliği eğer bu haliyle geçerse Sağlık Bakanlığı’ndaki birçok personelin birkaç yıl içinde kansere yakalanacağı, ailelerinin de radyasyondan etkileneceği endişesi taşıyoruz. AB ülkelerindeki kriterler, ile ülkemizin kriterleri birbirine uymamaktadır. Yasanın bu maddesi (9. madde) bu haliyle çıkarsa yürütmenin durdurulması için her türlü yasal yola başvururuz.

Teknisyenlerin ameliyatlarda çalışması yasal hale gelecek
Anestezi işlemlerini anestezi uzmanının bulunmadığı hallerde, ameliyatı yapan ilgili uzmanın gözetim ve direktiflerine uygun olarak anestezi teknisyenleri yapabilecek. 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un 3. maddesine yapılacak eklemeyle, yeni TCK’nin yürürlüğe girmesiyle, anestezi uzmanının bulunmadığı durumlarda cerrahi müdahalelerin yapılmasında yaşanan tereddütlerin giderilmesi amaçlanıyor. Şu anda fiilen uygulanan durumun yasalaştırılmasından başka bir şey değildir. Zaten Büyükşehirlerin dışındaki taşra sağlık kurumlarında uzman olmadığı için teknisyenler ameliyatlara girmektedirler. Yasayla mevcutta uygulanan durum kanunlaştırılmaktadır.

Şef atamalarıyla ilgili önerge 
Tasarıya eklenen önergelerle, Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde klinik şefi ve şef yardımcılığı unvanlı kadrolara yapılacak atamalar da düzenleniyor. Buna göre, klinik şefi, klinik şef yardımcısı, başasistan ve asistan kadrolarına, açıktan atama izni alınmaksızın ilgili mevzuat çerçevesinde atama yapılacak. Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerindeki klinik şefi ve şef yardımcılığı kadrolarına, ilgili dalda uzman olan profesör ve doçentler ile ilgili dal uzman doktorları arasından bakanlıkça atama yapılacak. Profesör ve doçentler, bakanlıkça ilan edilen kadrolar için gerekli belge, bilimsel çalışma ve yayınları ile bakanlığa başvuracaklar. Burada bir kadrolaşma ihtimalinden söz edilse bile sınavların şeffaf ve bilimsel yapıldığı takdirde buna imkan olmayacağına inanıyoruz.

 

  • PAYLAŞ :