HEMŞİRELİK SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI

Sağlık-Sen tarafından düzenlenen ‘Hemşirelik Sempozyumu’nda, hemşirelik ve ebelik mesleğinin kimliğinin güçlendirilmesinin yanı sıra, görev tanımlarının daha net hale getirilmesi ve görev alanları dışında çalıştırılmamaları sonucu çıktı.

11 Mayıs’ta Başkent Öğretmenevi’nde 3 oturum ve 11 başlıkta yapılan sempozyum sonrası bir sonuç bildirgesi hazırlanarak kamuoyuna açıklandı. Sonuç bildirgesinde, sempozyum boyunca ele alınan konulardaki çözüm önerilerine de ayrıntılı şekilde yer verildi. 

Sonuç bildirgesinde dikkat çeken en önemli konuların başında ise, hemşirelik mesleğine yönelik kimliğin güçlendirilmesi, istihdamın artırılarak ağır iş yükünün önlenmesi, nöbet ücretlerinin artırılması, yıpranma payı verilmesi, performans sisteminin çalışanlar arasında daha adil bir dağılım olacak şekilde yeniden düzenlenmesi geliyor. 

Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş yaptığı açıklamada, sağlık ve sosyal hizmetlerde her meslek grubunun sorunlarını ayrıntılı şekilde ele aldıklarını ve çözüm önerileri geliştirdiklerini söyledi. Hemşirelik Sempozyumu’yla, hemşirelerin sorunları ve çözüm önerilerini ayrıntılı şekilde ele aldıklarını belirten Memiş, çıkan sonuçları başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlara vererek, çözüm için çalışacaklarını söyledi. 

Hemşire ve ebelerin görevleri dışında çalıştırılmamasının vurgulandığı sonuç bildirgesinde, hemşirelik ve ebelik istihdamının daha planlı ve etkin bir şekilde sağlanması gerektiği ifade edildi.

SAĞLIK-SEN HEMŞİRELİK SEMPOZYUMU ‘15

SONUÇ BİLDİRGESİ

11 Mayıs 2015 tarihinde, Başkent Öğretmenevi’nde “Hemşirelik Sempozyumu programı gerçekleştirilmiştir. 3 oturum ve 11 başlıkta konuların anlatıldığı sempozyum sonrasında, yapılan sunumlar doğrultusunda çalışmalar gerçekleştirilerek sonuç bildirgesi hazırlanmıştır. Bildirge, sorunlar ve çözüm önerileri şeklinde değerlendirilmiştir.  

HEMŞİRE VE EBELERİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

1.      Türkiye’de sağlık insan gücünün en büyük kısmını oluşturan ve sağlık hizmeti üretim süreçlerinin temelinde yer alan hemşirelik ve ebelik, meslek kimliğini yitirme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Türkiye’de tıbbi sekreter mezun edilmekte, fizyoterapist, ergoterapist, perfüzyonist mezun edilmekte, ancak yetişmiş insan gücü istihdam edilmemekte ve bu görevler hemşire ve ebelere yüklenmektedir.

Hemşirelik ve ebelik mesleğinin kimliği güçlendirilerek, görev tanımları daha net hale getirilmeli, görev alanları dışında çalıştırılmamaları sağlanmalıdır. Bu alandaki mevzuat eksiklikleri bir an önce giderilmelidir.

2.      Hemşirelik ve ebelik emeği açısından en büyük tehlike, yetersiz istihdama bağlı ağır iş yüküdür. 12 yılda 3 kat artan sağlık hizmeti karşısında, istihdam yeterince artırılamamıştır. Hemşire istihdamı konusunda Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında en son sırada yer almaktadır. Halen 400 bin hemşireye ihtiyacımız bulunmaktadır. Ancak 130 bin hemşire ile bu hizmet sunulmaktadır. Aynı sayıdaki hemşire ile hasta memnuniyeti %39’dan %76’ya çıkmıştır.

Sağlık Bakanlığı etkili bir istihdam planlaması yaparak, ağır iş yükü altında yıpranan sağlık çalışanlarını bir an evvel rahatlatmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı her yıl yaklaşık 50 bin alım yaparken, Sağlık Bakanlığı 10 bin personel almaktadır. Bunun da hemşire ve ebeye karşılık gelen kısmı, çok daha düşük olmaktadır.

3.      2007 yılında Hemşirelik Yasası’na konulan ve 2010 yılında Hemşirelik Yönetmeliği’nde ayrıntılarına değinilen, alanında yüksek lisans yapmış hemşirelere verilecek “Uzman Hemşire” unvanı ve bununla ilgili mali ve özlük haklarına ilişkin yasal bir düzenleme yapılmamıştır. Ayrıca, 2015 yılında yapılan yasal düzenleme ile ebelere verilen “uzman ebelik” unvanı ile ilgili de alt düzenleme yapılmamıştır.

Hemşirelikte ve ebelikte uzmanlaşmanın önünü açacak eksik düzenlemeler bir an evvel hayata geçirilmelidir.

4.      Hemşirelik, bir mesleğin gerektirdiği şartlardan biri olan mesleki özerklik konusunda sorunlar yaşamaktadır. Hemşirelik mesleği ile ilgili olarak hekime yardım eden sağlık elemanı algısı mevcuttur.

Hemşirelerin profesyonel uygulamalarını mesleki uygulama standartlarına, etik bildirge, meslek ile ilgili kural ve yasalara uygun bir şekilde gerçekleştirebilmeleri için “mesleki özerklik” sağlanmalıdır. Mesleki özerkliğin anahtarı mesleki yeterliliktir. Mesleki yeterlilik de, standart ve uygun eğitimden geçmektedir.

5.      Hemşire ve ebeler, istihdam yetersizliğinden dolayı çok sayıda nöbet tutmaktadır. Bir hemşire veya ebenin ayda 8-10 nöbet tuttuğu, bu hemşire ve ebenin eşinin de nöbet usulü çalıştığı düşünüldüğünde, bir ayın yarısından çoğunda aile bireyleri birbirlerini bir arada görememektedirler. Bu nedenle mevcut nöbet yoğunluğunun aile bütünlüğüne, çocuklarda aile bilincinin gelişmesine verdiği zarar, sağlık çalışanları arasında yaşanan boşanmalardaki etkisi araştırılmalıdır. Nöbet sağlık çalışanlarının aile hayatını yok eden bir risk olmaktan çıkarılmalıdır. Bunun için öncelikli olarak etkin bir istihdam politikası izlenmeli, ebe ve hemşireler görevleri dışındaki işlerde çalıştırılmamalıdır.

6.      Performansa dayalı ek ödeme uygulamaları ve bu ek ödemelerin çalışanlar arasında adaletli bir şekilde paylaşılmaması, bütün mesleki branşlardaki sağlık çalışanlarında olduğu gibi hemşire ve ebelerin de iş motivasyonunu bozan temel faktörlerdendir.

Performans sistemi çalışanlar arasında daha adil bir dağılım olacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Dağıtılabilir döner sermaye havuzu genişletilerek yapılacak katsayı değişiklikleri ile çalışanların emeklerinin karşılığı olan ek ödemeyi almaları sağlanmalıdır. Sabit ek ödemeler, gelir vergisi matrahından çıkartılmalıdır. 

7.      Performans sistemindeki adaletsiz dağılımın bilimsel çalışmaların teşviki alanında da yaşandığı görülmektedir. Bilimsel çalışmaların mesleki hiyerarşiye göre ücretlendirilmesinden vazgeçilmeli, gerekli standardizasyon sağlanmalıdır.

Ebe ve hemşirelerin bilimsel çalışma yapması teşvik edilmeli ve yapılan bilimsel çalışmaların mali ve özlük haklarına daha adil bir şekilde yansıtılması sağlanmalıdır.

8.      Hemşirelikte branşlaşma uygulamaları yaygınlaşmamıştır. Hemşirelikte -yetersiz de olsa- sertifika uygulamaları var olmakla birlikte, bu sertifika ve branşlaşma kişinin sonraki iş hayatı için bağlayıcı olmamaktadır. Yani kişi, Ankara’da yeni doğan hemşiresi iken Bursa’ya tayini çıktığında acil hemşireliği yapabilmektedir. Bunun yanı sıra, yüksek lisans ve doktora yapan ebe ve hemşireler eğitimlerine uygun pozisyonlarda istihdam edilmeyebilmektedir.

Hemşirelerde, Çekirdek Kaynak Yönetim Sistemi’nde (ÇKYS) “hemşire” unvanı altında da tanımlamalar yapılabilmeli ve Personel Dağılım Cetveli (PDC) uygulamalarında bu branşlar belirtilmelidir. Kişinin eğitimi ile uyumlu birimde görev yapması, iş doyumunu ve verimini artıracağından dolayı, branşlaşmayla ilgili geleceğe dönük planlamalar yapılmalıdır.

9.      Hemşire Yardımcılığı” isim bazında ve görev tanımları anlamında hemşirelik mesleği açısından riskli bir uygulamadır. Çalışmanın, örneği görülmemesine karşın, yasal düzenleme yapılarak uygulamaya geçirilecek olmasının, hemşirelik mesleğinin saygınlığını ve gelişimini zedeleyeceği düşünülmektedir.

 “Bakım Destek Çalışanı” veya “Klinik Destek Personeli” gibi farklı bir isim belirlenerek, görev tanımları daha net yapılmalıdır. Görev tanımlarındaki “hemşirenin gözetimi altında” şeklinde başlayan ifadeler, hemşirelere daha fazla sorumluluk yüklediğinden dolayı, bu konuda gerekli düzenleme yapılmalıdır.

 

 

10.  Özelikle en yoğun çalışma ortamlarının olduğu eğitim ve araştırma hastanelerinde, hekim bazında insan kaynağının fazla olmasından dolayı, performansa dayalı ek ödeme dağılımında sağlık çalışanları diğer hastanelere oranla daha düşük ücret almaktadır.

Eğitim ve araştırma hastanelerinde katsayılar değiştirilerek, iş yükünün karşılığı olan ek ödemenin verilmesi sağlanmalıdır. Eğitim araştırma hastaneleri ve üniversite hastanelerinde çalışan hocaların eğitim ve araştırmaya yönelik çalışmaları ve özendirici mali katkılar Döner sermaye kaynağından değil genel bütçeden karşılanmalıdır.

11.  Hemşire ve ebelerin de içinde bulunduğu sağlık çalışanlarının; “hekim dışı sağlık çalışanı”, “yardımcı sağlık personeli”,  “diğer sağlık personeli” ve “aile sağlığı elemanı” gibi ifadelerle tanımlanması, sağlık çalışanlarının mesleki saygınlığını zedelemektedir.

Sağlık çalışanlarının tüm Türkiye’de “sağlık çalışanı” olarak tanımlanması, mesleki kimliklerini güçlendirecektir.

12.  Kurumların PDC’lerinde, mevcut durumda kendilerinde çalışmayan (geçici görevde olan, ücretsiz izinde olan vb.) ebe ve hemşireler de gözüktüğünden aktif çalışan ebe ve hemşire sayısı var olandan daha fazla görülmekte ve bu durum yeni insan kaynağı gelmesine engel olmaktadır.

Aktif çalışmayan ebe ve hemşirelerin sistemde gözükmemesi veya herkesin kadrosunun çalıştığı kuruma aktarılması gerekmektedir.

13.  663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) öncesi, ebe ve hemşirelik mesleğini idari açıdan temsil eden başhemşirelik kadrosuna atanabilmek için en az 4 yıllık hemşirelik mezunu ve 10 yıllık tecrübe şartı aranırken; 663 sayılı KHK ile birlikte Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü olabilmek için herhangi bir lisans mezunu olmak ve 5 yıllık tecrübe yeterli görülmüştür. Bu durum, yönetim kadrolarına sağlık dışı alanlardan atamalara mahal verebileceği gibi saha tecrübesi yeterli olmayan kişilerin atanabilmesine de yol açacaktır.

Hastanelerin hizmet alanlarında büyük çoğunluğu oluşturan hemşire ve ebelerin, yönetimlerinin kendi üyeleri tarafından yürütülmesi profesyonel meslek ölçütleri açısından bir gerekliliktir.

14.  Yöneticilerin sözleşmelerinin kısa süreli olması, kaliteyi ve verimliliği azaltmaktadır.

Yöneticilerin sözleşme sürelerinin, en az 4 yıl olması gerekmektedir.

15.  Hekimlerin faydalandığı, mesleki mali sorumluluk sigortasının yarısının kurum tarafından karşılanması uygulaması, ebe ve hemşirelerde bulunmadığından açılmış malpraktis davalarında mağduriyetler yaşanmaktadır.

Ebe ve hemşirelerin mesleki mali sorumluluk sigortasından faydalanması sağlanmalıdır.

16.  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) mevzuatına göre, tehlikeli ve çok riskli hizmet sınıfında olan ve 7/24 hizmet veren sağlık çalışanlarına yıpranma payı verilmemektedir.

Sağlık çalışanlarına, 5 yıla 1 yıl yıpranma payı verilmelidir.

17.  Devlet istihdam politikalarının gereği olarak bir taraftan kayıt dışı ve sosyal güvenlik sistemine dahil olmamış istihdam ve gelirlerle mücadele ederken, diğer yandan kendi çalışanının cebine giren ek ödemeyi sosyal güvenlik sisteminden kaçırmaktadır.

Çalışanların gelirlerinin tamamının, sosyal güvenlik sistemine ve emekliliğe yansıtıldığı düzenleme bir an önce yapılmalıdır.

18.  Hemşirelik ve ebelik, lise mezunu olup sağlıkla ilgili başka bir ön lisans bitiren ebe ve hemşirelere, ebelik ve hemşirelik lisans tamamlama hakkı verilmemiştir.

Lise mezunu ebe ve hemşirelere, lise mezunu olarak veya sağlıkla ilgili başka bir ön lisans bitirmiş olarak lisans tamamlama hakkı verilmelidir.

19.  Nöbet ücretleri artırılmasına rağmen hala günümüz koşullarını karşılamamaktadır. Dünyanın tüm ülkelerinde ve işçilerde, mesai dışı çalışmanın karşılığı ve nöbet ücretleri normal mesai ücretinden fazla iken, sağlık çalışanları nöbet ücreti olarak normal mesainin birim karşılığının yaklaşık yarısını almaktadırlar. 

Nöbet ücretlerinin birim karşılığı, normal mesainin karşılık geldiği birim ücretinden daha fazla hale getirilmelidir.

20.  Sağlık çalışanlarının, özellikle bayan sağlık çalışanlarının en önemli sorunu kreştir.  24 saat esasına göre çalışan kreşler mutlak suretle yaygınlaştırılmalıdır. Kreşlerin hangi mekanlar kullanılarak açılacağı ve bütçesinin nasıl karşılanacağı ile ilgili, çalışan lehinde acilen düzenleme yapılmalıdır.

21.  Yoğun bakım ve ameliyathanelerde işin niteliğinden kaynaklanan şua izni ve fiili hizmet süresi zammı gibi uygulamalardan,  uygun risk değerlendirmesi yapılarak, burada hizmet veren bütün sağlık çalışanlarının yararlanması sağlanmalıdır.

22.  Bakanlık merkez teşkilatlarına sağlanan servis hizmetleri,  7/24 hizmet veren hastanelere sağlanmamaktadır.

Sağlık çalışanlarının servis hizmetlerinden faydalanması sağlanmalı veya ulaşım yardımı yapılmalıdır.

23.  Daha öncesinde sağlık çalışanlarına verilen muayenelerde öncelik artık verilmemekte ve sağlık kurumlarında muayene süresi beklediğinden, uzun süreli hizmet kayıpları yaşanmaktadır.

Muayene öncelik hakkı, sağlık çalışanlarına yeniden verilmelidir.

24.  Sağlıkta şiddet gün geçtikçe artmaktadır. Çalışan sağlığı ve güvenliği konusunda kurumlardaki mevcut uygulanmalar yeterli bulunmamaktadır. Şiddet uygulayan kişinin yargılanmasının tutukluluk süresi içinde yapılması ve 24 saat gözaltında tutulmasına yönelik yasal düzenleme yapılmasına karşın uygulamada çok fazla karşılığı bulunmamaktadır.

Yapılan yasal düzenlemelerin uygulanması sağlanmalı, sağlık çalışanına şiddet uygulayan kişi, 6 ay boyunca sağlık güvencesiz kalmalı ve harcamaları kendileri karşılamalıdır.

25.  Olumsuz çalışma koşulları ve iş yükü, hemşire ve ebelerin mesleki uygulamalara yeterli ve nitelikli zaman ayıramamalarına yol açmaktadır.

Daha etkin istihdam planlaması ve iş analizleri ile kaliteli ve nitelikli hizmet sunumunun öncelendiği bir sistem kurgulanmalıdır.

26.  Sağlık çalışanları hak ettiği ücret ve sosyal hakları alamamaktadır. Sağlık çalışanlarının emeğinin karşılığı olan maaşların verilmesi sağlanmalı, lisansiyer sağlık çalışanlarının ek göstergeleri 3600’e çıkartılmalı ve diğer ek göstergeler kademeli olarak artırılmalıdır.

27.   Sağlık çalışanları izinli ve raporlu oldukları dönemde, döner sermayelerinde kesinti olmaktadır.

Sağlık çalışanlarının 666 sayılı KHK ile düzenlenen sabit ödeme katsayıları 20 puan artırılarak, kişilerin izinli ve raporlu olduğu dönemlerdeki kayıpları karşılanmalıdır.

28.  Ücretli doğum izin süreleri yeterli değildir.

Doğumdan önce 8 hafta, doğumdan sonra 8 hafta olan ücretli doğum izinleri, doğumdan önce 12 hafta doğumdan sonra 12 hafta olarak revize edilmelidir.

29.  Amirleri ve iş arkadaşları tarafından ebe ve hemşirelere mobbing uygulamaları giderek arttığı gözlemlenmektedir.

İş yerinde mobbing uygulamaları ile ilgili tanımlamalar ve yasal düzenlemeler daha net hale getirilmeli ve özellikle sağlık hizmetleri ortamındaki mobbing vakaları ile etkili mücadele edilmelidir.

30.  Hemşirelerin dinlenme alanlarının çoğu yerde yetersiz olduğu, hatta bazen bu yönde hiçbir alanın olmadığı gözlenmektedir.

Çalışma ortamlarında dinlenme alanlarına yer verilmelidir.

31.  Özel sektördeki bir sağlık çalışanı, iş ortamında ve işinden dolayı bir hastalık veya kaza yaşadığı durumda, bu durum iş kazası veya meslek hastalığı olarak tanımlanmakta, kamuda çalışan bir sağlık çalışanı ise iş ortamında ve işinden dolayı bir hastalık veya kaza yaşadığında bu hakka sahip olamamaktadır.

Kamu çalışanlarına ilişkin meslek hastalığı ve iş kazası uygulamaları ile ilgili acilen yasal düzenleme yapılmalıdır.

32.  İş sağlığı ve güvenliği yasası, uygulamada ve yürürlükte olduğu halde psiko-sosyal riskler, tükenmişlik, radyasyon, fiziksel riskler ve şiddet gibi birçok riskle karşı karşıya olan sağlık çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarına gereken önem verilmemektedir.

İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile sağlık çalışanlarının mesleki risklerine dair eğitimler verilmeli ve iş ortamları bu doğrultuda yeniden düzenlenmelidir.

33.  Sağlık kurumlarında etkin bir ödüllendirme sistemi bulunmamaktadır. Yapılan tüm düzenlemeler, ceza odaklı yapılmaktadır.

Çalışanların motivasyonunu artıracak, etkin ve verimli ödüllendirme sistemleri kurgulanmalı ve uygulanmalıdır.

  • PAYLAŞ :